Page 82 - 1-100

Basic HTML Version

Ardından Hindistan’a giden Montessori, burada şimdiye dek Avrupa’da görmediği
kadar ‘yeni doğan’ ile karşılaşmıştır ve bu da O’nun, düşüncelerini bebeklik ve “emici
zihin” üzerinde yoğunlaştırmasına zemin hazırlamıştır.
Batı’yı yogayla tanıştıran Hümanitarizmin savunucusu ruhani lider Swami Vive-
kananda (1863-1902) özellikle Hindistan’da eğitim üzerine çok değerli çalışmalar
yapmıştır. 1979 yılında Nobel Barış Ödülünü alan Arnavut asıllı Rahibe Teresa’da
(1910-1990) uzun seneler Hindistan’da yaşamış bir barışseverdir. Hindistan’ın sözü
geçen tüm bu farklı alanlardaki zenginlikleriyle birlikte bir bütün olarak dünyada
önemli bir yere sahip olduğu aşikardır.
Genel olarak Hindistan’daki eğitim sistemine bakacak olursak özellikle antik çağlarda
var olan Gurukula Sistemi’nden ilk olarak bahsedilebilir. “Guru”, üstad, usta yada
öğretmen anlamına gelmektedir. “Kula” ise kurumdur. O dönemlerde kral dahil 7-18
yaş arasında çocuğu olan herkes çocuklarını Guru’ların yanına eğitim almaları için
yolluyorlarmış. Çocuklar yatılı olarak bu mekanlarda kalır; kadın-erkek ayrımı
yapmaksızın eşit bir şekilde ücretsiz olarak eğitim gerçekleştirilirmiş. Gösterişten
uzak, büyüklere saygı, karakter eğitimi ve çok kapsamlı öğrenmenin amaçlandığı bu
mekanlarda çocuklar ustanın yanında kalarak birlikte hayata hazırlanırlarmış. Daha
sonra bu mekanlar Aşramlara dönüştürülmüş. Aşramlar antik Hindistan’da ormanın
içinde genellikle deniz kenarında bulunan bilgelerin dünya telaşından uzak olarak
yaşadıkları yerlerdi. Daha sonraları eğitim amaçlı kullanılmaya da başlandı.
80
Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları