Page 28 - 29.Sayı

Basic HTML Version

26
Makale
Öğretimin merkezinde öğretmen değil de öğrencinin
olması; öğrencinin öğrenme gereksinimlerine,
strateji ve stillerine dikkate alınmasını; öğrencinin
bilgiyi çeşitli etkinliklerle keşfetmesini; bilgiye ulaşan
yolu öğrenmeyi öğrenmesini; öğretmenin rolünün
de değişerek kontrol ve sorumluluğun öğrenciye
verilmesini; kişisel farklılıkların dikkate alınmasını;
düşünmeye ve düşünme sürecine ve karşılıklı fikirlere
önem verilmesini; içsel güdünün oluşmasına yer
verilmesini sağlar.
Çağdaş dünyada başarılı öğrencinin tarifi de artık
değişmiştir: Bilgi, deney, deneyim, fikirler ve
inançlardan anlam çıkaran; amaca yönelmiş ve aktif;
kendi kendini kontrol eden ve öğrenme sürecinde
sorumluluk yüklenen; yaşam boyu öğrenen ve
öğrendiklerini yaşam boyu kullanabilen kişi.
Öğrenci merkezli eğitim yöntemini sınıflarımızda
uygulayabilmemiz için öncelikle öğretmenler olarak
bizim bu yönteme inanmamız gerekir. İkinci olarak,
Milli Eğitim Bakanlığı ve okul idarecileri ile işbirliği
yapmak; ders planlarını dikkatle önceden hazırlamak;
farklı öğretme stilleri denemek; uyguladığımız yöntem
ile ilgili olarak velileri bilgilendirmek; öğrencileri
değerlendirme sürecine katmak ve malzeme ve
etkinlik arşivi oluşturmak gerekir.
Bunun yanı sıra, öğretmenlerin otoriteyi öne sürmeyi
bırakıp işbirliğine güvenmeye başlaması; öğrenciyi
kontrol etmeyi bırakıp onları yönlendirmesi; ‘ben’
yerine ‘biz’ demesi; korku salmak yerine güven
vermesi; yapılan işi ağır ve zevksiz kılmak yerine
yapılan işi ilginç kılması gerekmektedir.
Bu yöntemin olumsuz yanları yok mudur? Tabii ki
vardır. Öncelikle, derslerden önce iyi bir hazırlık
ve planlama gerekir. Bu hazırlık ve planlama aynı
seviyede olsa da bazen farklı şubelerde uygulamak
için farklılıklar gerektirebilir.
Tabii bu da öğretmene ek bir iş getirir. İkinci olarak,
öğretmen merkezli sınıflarda, öğretmenin sınıfta
kontrolü kaybetme riski vardır.
Bu riski en aza indirmek için yine iyi bir planlama;
yönergeleri etkin bir şekilde sunma; otokontrol
sağlansın diye öğrencilere etkin bir görev dağılımı;
etkin bir zaman planlaması ve tüm bu planlardan
öğrencileri haberdar etmek ve belki de hep beraber
düzenlemek gerekir.
Bu yöntemde ön hazırlık belki fazladır ama bir kere
hazırlanıldı mı ders kendi kendini öğretir. Sonuçta
hem öğretmen kazanır hem de öğrenci. Dersler
demokratik bir ortamda yapıldığı için, sınıflarda
demokrasi yaşandığı için, kısaca okulda demokratik
bir iklim hakim olduğu için ve böylece demokrasi
içselleştirildiği için, bundan en büyük faydayı da
toplum görür.
Kaynakça
Beane, J. A. ve Apple, M. W. (1999). The case for democratic schools.
M. W.
Apple ve J. A. Beane (kitabında) Democratic schools: Lessons from the
chalk face (s. 1–26). Buckingham: Open University Press.
Dewey, J. (1937). Democracy and educational administration. School
and Society, 45, 457–467.
Furman, G. ve Starratt, R. J. (2002). Leadership for democratic
community in
schools. J. Murphy (kitabında), The educational leadership challenge:
Redefining leadership for the 21st century (s. 105–134). Chicago: The
University of Chicago Press.