Page 52 - 29.Sayı

Basic HTML Version

50
Yazı
Eğitim politikasında ilk akla gelenler kullanılacak
araç gerecin seçimi, velilerle ilişkilerin düzenlenmesi,
ders zamanlarının ve tatil günlerinin tespiti,
eğitimin belirli pedagojik görüşe dayandırılarak
verilip verilmemesi, eğitim kuramlarının seçimi vb.
Buna karşın okulun Eğitim Bakanlığından aldığı
yıllık bütçeyi kullanmasına dair genel çerçeve
bakanlık tarafından belirlenir. Örneğin, okulda
yabancı çocukların olması durumunda bu çocukların
eğitimdeki başarı düzeyini eşit duruma getirmek için
bakanlıkça okula ek bütçe verilir.
Bu paranın kesinlikle amaca uygun harcanması
ve bunun kanıtlanması gerekiyor. Bakanlık, temel
eğitimin sonunda her dersle ilgili ulaşılması gereken
amaçları belirler. Bunlar bilgiye ve beceriye dayalı
hedeflerdir. Bu amaçlara ulaşabilme derecesi okuldaki
eğitimin niteliği bakımından bir kıstastır. Eğitimdeki
kalitenin denetimini müfettişler aracılığıyla bakanlık
yapar.
Bu genel amaçların yanı sıra okulun kendisi de
belirli ek amaçlar tespit edebiliyor. Örneğin
Montessori
okullarında
bağımsız
çalışma,
Jenaplan okullarında öğrencinin kendisini ifade
edebilme
(ekspresif)
yeteneğinin
gelişmesi
veya dini temele dayalı okullarda paylaşımcı bir
davranışın gelişmesi için uygulamada çalışma
şekli olarak grup çalışmasına sık yer verilmesi gibi.
Temel eğitimde yıllık toplam ders saatlerini ve tatil
günlerini bakanlık belirler. Günlük ders saati 5½
saattir. Çocuklar ilk dört yıl toplam 3520 saat okula
gitmek zorundadırlar.
Bu, yıl bazında ortalama 880 saat yapmaktadır. Son
dört yıl ise toplam ders saati 4000 dir. Böylece yıllık
ortalama 1000 saat olmaktadır. Ders saatlerinin
yıla dağılımını okullar kendileri belirliyorlar.
Hollanda’da öğrenim giderleri, gerek kamu gerekse
özel okullardaki, devlet tarafından karşılanmaktadır.
Temel eğitimde okuyan bir çocuk için yıllık 5.600
Hollanda Florini verirken; bu tutar özel eğitim veren
temel okullardaki çocuklar için 16.700 Hollanda
Florinidir.
Okullar velilerden de yardım talep ediyorlar.
Bunun tutarı okuldan okula değişmektedir ve
tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır.
İnanıyorum ki her birimiz Dünyanın en iyi
100 Üniversitesi listesinde Türkiye’den de 5
üniversitenin yer almasını istemektedir. Sanırım
ki bu konu ile ilgili her birimizin sadece istekli
olması yeterli olmayacaktır. Önerim hep birlikte
bu konuya kafa yormamız ve hedef koymamız dır.
Hedefimize, kendini ve yeteneklerini tanıyan
bireyler yetiştirmek üzere fırsat ve değerler eğitimi
ile başlayabiliriz. Sürekli değişen sınav sistemimizin
21. Yüz yılın gereksinim duyduğu beceriler ile uygun
bir şekilde donatılmasının çok önemli olduğuna
inanıyorum.
21. yüz yılın bireyden beklediği bazı beceriler;
İngilizce dilinde bir makaleyi akıcı bir şekilde
tartışabilmesi, Önemli bir kamu sorunu Hakkında
bir değerlendirme yazabilmesi, Kendine liderlik
yapabilmesi, Takım ruhu ile bir takımın parçası
olabilmesi, Medyada bir haberi farklı ulusal veya
kültürel açılardan değerlendirebilen kişi midir ve
Sürdürülebilir bir gelecek için sahip oldukları nelerdir?
Biz anne - babalar sadece sınav başarısını temel alan,
akademik başarıya odaklanan bireyler yetiştirmek
yerine kendini tanıyan, yeteneğininin farkında olan,
doğru iletişim kurabilen, anlamak için dinleyen,
doğru sorular soran, öğrenmeyi ve paylaşmayı bir
yaşam biçimi haline getiren bireyler yetiştirebilme
kavramlarından ne anlıyoruz ve bunu nasıl
gerçekleştiriyoruz? Çocuğumuz ile 5N 1K soruları ile
iletişim kurmadan önce kendimiz hangi konuda rol
model olabiliyoruz? sorularına cevap bulmalıyız.
Çocuğumuzu bir birey kabul ederek, her sorduğu
soruya öncelikle sorumlulukla cevap vermeyi
öğrenmeye ne dersiniz?
Sorduğu sorudaki bilgilerimiz yetersiz kaldığı
durumlarda araştırma yaparak doğru bilgiyi vermek
için kendimizden biraz da olsa ödün verebilir miyiz?
Kitap sevgisini nasıl öğretebiliriz?
Televizyon Kanaları yarışta oldukları dizi yayınlarının
yanı sıra, gelişim çağalarına göre, çocuklarımız ve
gençlerimiz için eğitimsel değeri olan programlar
hazırlamak için davet etmeye ne dersiniz?
Eğer dünya çapında üniversiteler çıkarmak ve Dünya
patent liginde Türk patentleri ile yer almak istiyorsak
bunları gözardı edemeyiz.
Türkiye’nin gelecek 5 yıl içerisinde hem dünya patent
liginde, hemde dünyanın en iyi üniversiteleri arasında
ilk 5’te olması temennisi ile...