Page 55 - 29.Sayı

Basic HTML Version

53
Yazı
Yeni Eğitim Anlayışı
Ledün ÇEVİK
Özel Atacan Anadolu Lisesi - 12/B Sınıfı Öğrenci
Eğitim, insanların yetişmesinde, kendi öz hedeflerini
gerçekleştirmesinde ve hepsinden önemlisi gelişip
topluma yararlı bireyler olmasında en önemli
basamaktır. Zorlu evrelerden oluşan eğitim, ne kadar
küçük yaşta başlarsa bireyin gelişmesi o kadar sağlam
ve etkili olur. Bu durum hiç şüphesiz içinde büyüyüp
yetiştikleri toplumun da seviyesini belirlemekte en
önemli rolü oynar.
Zorunlu eğitimin önce 8 yıla ardından 12 yıla çıkması
ile birlikte Türkiye’nin dünya üzerindeki sıralamasında
olumlu yükselişler yaşansa da eğitim kalitesi ne yazık
ki aynı oranda olumlu bir gelişme sergilemekten
uzak kalmıştır. Geçmişten gelen sınav kültürünün
biz öğrenciler üzerindeki baskısı devam ettikçe
eğitim süresinin arttırılmasının pek de bir önemi
olmayacaktır. Sosyal etkinliklerin, kişisel yeteneklerin
ön plana çıkarıldığı her türlü faaliyetlerin, müzik ve
spor saatlerinin ikinci planda önemsendiği bir eğitim
sisteminin ne bizlere ne de toplumumuza bir şey
kazandırmayacağı açıktır.
Günümüzde eğitim, sadece öğretmen-öğrenci
doğrusunda ilerlememektedir. Artık velilerimiz de
eğitim çarkının en önemli dişlilerinden biri olmuştur.
Her öğrencinin iyi öğretmenlerle birlikte onlara iyi
rehberlik edecek anne babalara da ihtiyacı vardır.
‘’Başarılı öğrenci’’ kavramının her gün bir önceki
günden daha fazla test çözen öğrenci demek
olmadığını birilerinin onlara anlatması gerekmektedir.
Başarılı öğrenci, sosyal hayat içinde kendini en iyi
şekilde ifade eden ve öz güveni yüksek öğrencidir.
Günceli takip eden ve teknolojiyi etkin kullanabilen,
bunları okuldaki derslerine adapte edebilen
öğrencilerin ileriki yaşamlarında yaşıtlarına göre çok
daha başarılı insanlar oldukları aşikardır.
İşte bu sebeple eğitim sistemimizin baştan sona
yenilenmesi zorunludur.
Toplumda geçmişten gelen birtakım yanlış algılar ne
yazık ki halen devam etmektedir. Matematik ve fen
bilimlerindeki dersleri başaramayan öğrencilerin
tabir-i caizse ‘’küçük görülmeleri’’ son yıllarda azalma
eğilimine girse de varlığını sürdürmektedir.
Oysaki bizler özellikle son on yıldaki araştırmaları
incelediğimizde şunu görüyoruz ki zekâ sadece
sayısal zekâdan ibaret değildir. Sözel zekâ, duygusal
zeka, oyun zekası, müzik ve spor zekası vb. birçok
zeka çeşidi vardır. Bu konuda Türkiye, eğitimde ileri
gitmiş ülkelerin neler yaptığını araştırıp bunları kendi
eğitim sistemine entegre etmelidir.
Okullarda küçük yaşlarda yapılmaya başlanan zekâ
ve yetenek testleri, belirlenen süreçlerde tekrar
etmeli ve her öğrencinin neye yeteneği olduğu ortaya
çıkarılmalıdır. Spor alanında başarılı olabilecek bir
öğrenciye zorla matematik eğitimi verileceğine onun
sahip olduğu spor yetenekleri geliştirilmelidir. Bu
konuda velilere de gerekli eğitimler verilmelidir. Belki
bu yolla çok ileriki yıllarda ‘’Büyüyünce ne olmak
istiyorsun?’’ diye sorulduğunda ‘’Doktor!’’ yerine
‘’Voleybolcu, piyanist, yazar.’’ cevaplarını verebiliriz.
Bireysel yeteneklerinin ön plana çıkarıldığı, neyi
ne için öğrendiğini bilen, kafasını gereksiz ezbere
bilgilerle meşgul etmek yerine gelişimine katkıda
bulunacak bilgilerle doldurabilen öğrenciler hayatta
başarılı olabilir. Unutmamalıyız ki eğitim, ancak
öğrencinin işine yaradığında gerçek hedefine ulaşmış
olur.