Page 57 - 29.Sayı

Basic HTML Version

55
Yazı
Eğitimin İçinden Bir Göz!
Aleyna Buse ATİK
Oğuzkaan Koleji
Şu, üzerinde yaşadığımız dünyanın eşsizliğini, bize
bahşedilen yaşamın anlamını, onu hak ettiği gibi
değerlendirebilmeyi , insan olmanın ayrıcalığını hep
eğitim ve öğretimle anladık, anlayacağız…
Tüm çabamız daha insanca yaşamak ve yaşatmak
için değil midir? Ülkemizin ve dünyamızın
bütün sorunlarının temelinde eğitim ve öğretim
yetersizlikleri yatmıyor mu! Baktığımızda çevre
sorunlarının, dünya barışının, ekonomik problemlerin
temelinin eğitim yanlışlıklarına, kalitesizliğine
dayandığını görmüyor muyuz? Lise öğreniminin tam
ortasında bir gözlemci -11.sınıf öğrencisi- olarak sık sık
kendime, aldığımız eğitimin amaca ne kadar hizmet
edip etmediğini sorguluyorum. Ve ne üzücüdür ki
yanıtım olumlu olamıyor. Yaşımın çok genç olmasına
rağmen ülkemizin eğitim ve öğretim politikalarının,
yöntemlerinin ve planlarının değişimine çok fazla
maruz kalmış bir öğrenciyim. Çevremdeki bütün
gençler, hatta yetişkinler bile eğitimlerindeki bir
değişikliğin “kurbanı olmaktan” yakınıyor. Ne zaman
yaşıtlarımızla gelecekten, hedeflerimizden söz etsek
“Bakalım, o zamana kadar bir şeyler değişmezse…”
diye iç çekerek bitiriyoruz konuşmalarımızı!
Öğretmenlerimizin
bile
konularında
uzman
oldukları halde bu yaz-boz sistemi içinde huzursuz
olduklarını algılayabiliyoruz… Ülkemizde eğitimde
fırsat eşitsizlikleri üst seviyededir. Bölgelerimiz
arasındaki eşitsizlikler bir yana aynı bölge içinde bile
bir bölüm öğrenci Avrupa ölçütlerindeki okullarda
eğitim görürken, bir bölümümüz de ancak Afrika
ülkelerinin en geri kalmış bölgelerinde rastlanabilecek
koşullarında eğitilmektedir. Son yıllarda düzeltilmeye
çalışılsa da okul ve derslik sayısı, nüfus artış hızıyla
paralel değildir. İş hayatında görülen kadın –erkek
eşitsizliği, daha okul yıllarında başlamakta, özellikle
doğu bölgelerimizde kız çocukları orta ve yüksek
öğrenimden mahrum edilmektedir. İnternet araç
-gereçleri ve erişim olanakları yetersiz; modern çağın
sunduğu imkânlar eşit paylaşılmamış durumdadır.
Ben 16 yaşında bir lise öğrencisi olarak sizlere sayısal
veriler, istatistiksel sonuçlar gösterecek bilgi birikimine
sahip değilim; ancak öğrencileri aktif kılmak, bilgiye
ulaşmaya yöneltmek için son yıllarda önemle üzerinde
durulan proje- performans ağırlıklı çalışmaların
da amaca hizmet etmediğini hepimiz yaşayarak
görüyoruz. Hele ilkokulda ve ortaokulda bu görevleri,
ders yükü altında ezilen öğrenciler yerine veliler yerine
getirmekte, ailelerin huzur ve mutlulukları etkilenmiş
durumdadır. Tüm bu rahatsızlıkları öğretmenlerimizin
deyişiyle “Bir eğitim neferi” , bizzat yaşayan öğrenci
olarak düşündüğümde: Artık eğitimin neredeyse her
öğrenciye özel olarak geliştirebilecek fonksiyonel
özellikte olması,
Eğitim-öğretimin yarısının hayatın içinde uygulamalı
olması,
İlköğretim ve orta öğretimdeki kitapların buna göre
değiştirilmesi ,
Öğretmenlerimizin daha özgür ve konularına hâkim
yetişmeleri ,
Her köşe başında bir okul açmanın bu kadar kolay ol-
maması ve uzun çalışmalardan testlerden sonra özel
izinlerle açılmasına izin verilmesi, Eğitim ve öğretim
politikalarının yap-boz sistemiyle değil en az 20-30
sene önceden dünyayı tepeden gören, geleceği doğru
okuma yeteneği olan uzman kişilerce yapılmış plan-
larla düzenlenmesi ve her şeyin önce insandan geç-
tiğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyleyebilirim.
Koşulları her an değişen sadece kıtaların değil ; aynı
zamanda sorunların da köprüsü olan bu hareketli coğ-
rafyada dosta-düşmana kendimizi kabul ettirerek söz
sahibi olabilmek için bir insanımızı bile ziyan etmeden
prensipli , ahlâklı, bilimde , ilimde, sporda, sanatta
sağlam yetişmiş, başarılı, dünyayı kavrayan bireyler-
den oluşan bir Türk ulusu yetiştirmek zorundayız.
Unutmayalım ki bazı hataların telafisi yoktur!