Page 34 - 1-100

Basic HTML Version

siteleri düşünüldüğünde, bu tarz anlatımların diğer kültürlere karşı homojenleştirici/
genelleyici kalıpyargıları ürettiğini söylemek yanlış olmaz.
Kültürleri birbirinden tamamen kopuk olgular gibi sunan anlatımlardan öncelikle
vazgeçmek, kültürlerin ortak yanlarına vurgu yapan bir perspekti benimsemek
gerekir. Ancak kitaplar değişmese de bu konularda bilgili ve duyarlı öğretmenlerin bu
tür örnekler üzerinden kalıpyargıları esnetici dersler ve etkinlikler yapması müm-
kündür. Örneğin, bir öğretmen “Abu Kasım”ın yanına yine Suudi Arabistan’lı ama
onun gibi giyinmemiş başka bir çocuğun resmini bulabilir ve çocukların algısını
teklikten kurtarabilir. Ya da Almanya vatandaşı olan Türkiye kökenli bir çocuğun
resmi eklenebilir bu etkinliğe. Örneğin, “ben Mesut, Türkiye kökenli Almanya
vatandaşıyım” gibi. Böylece kültür ve vatandaşlık kavramının tamamen örtüşmesi
de engellenmiş olur. Yani “ancak bir Alman, Almanya vatandaşıdır”; “bir Türk,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” gibi bir algının önüne geçilmiş, kültürlerarası
eğitimin yolu açılmış olur. Bu ünitenin öğrenci çalışma kitabındaki etkinliği de, EK
2’de görüldüğü gibi çocuklardan kıyafetler arasında eşleştirme yapmaları istenir.
Burada da yine sadece kültürel farklılıkların altını çizen bir perspektif vardır. Duyarlı
öğretmenler burada da etkinliğe yeni sorular ekleyebilirler. Örneğin, “böyle
bakıldığında bu çocukların ortak yanı nedir?” sorusu eşliğinde ortak insanlık zemi-
nini hatırlatıcı etkinlikler yaptırabilirler. Önerdiğim bu yöntemlere ayrımcılık karşıtı
eğitimde, kategorileri bozma ya da yeniden kategorize etme denir. İlk örnekte, başka
bir Arap çocuğu gösteren öğretmen, çocukların zihnindeki tekil Arap yargısını
bozma girişiminde, ikincisinde (ortak insanlık vurgusu) ise farklılıkları yeniden
kategorize etme çabasında bulunmuş olur.
Bu etkinlikler ders kitaplarındaki kalıpyargıları esnetmek açısından oldukça önem-
lidir. Zira kalıpyargılar sadece başka kültürlerle sınırlı değildir. Örneğin, kitaplarda
kadınların sadece hemşirelik, öğretmenlik gibi mesleklerle resmedilmeleri de
kadınlara yönelik kalıpyargıları güçlendirici bir işlev görür. Ama ders kitabına
mühendis bir kadın resmi koyan yazar ya da bunu gündeme getiren bir öğretmen
çocuklarda kalıpyargıları kırma yolunda önemli adımlar atar. Yukarıda anlatılan
kalıpyargı ve ayrımcılık ilişkisi düşünüldüğünde, bunun önemi daha iyi anlaşılır.
Güçlü kalıpyargı geliştirmeyen çocukların ileride, örneğin kadınlara karşı ayrımcılık
yapma ihtimalleri de düşük olacaktır.
Sonuç olarak, önemli bir toplumsal dönüşüm geçiren Türkiye’de eğitimde
öğrencilerin çokkimlikli, farklılıkları tanıyan ama onlar hakkında keskin kalıpyargılara
sahip olmayan, ayrımcılık karşıtı bir tavır benimsemiş insanlar olarak yetiştirilmeleri
önemlidir. Hatta bu, Türkiye’nin demokratikleşmesi için olmazsa olmaz şartlardan
biridir. Bu yolda eğitimin, öğretmenlerin önemli katkıları olabilir. Bunun için her
branştan öğretmenin kalıpyargılar hakkında uyanık olması, bunları nasıl esneteceğine
yönelik bilgi ve beceriler edinmesi gereklidir.
32
Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları