Page 36 - 1-100

Basic HTML Version

34
Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları
ÇOCUK, ÖTEKİ, HAKLAR VE EDEBİYAT
Çocuk, tarihsel sürece baktığımızda, özellikle çocukluk tarihini incelediğimizde
ötekileştirilen bir varlık olarak karşımıza çıkar. Çocuğun, bir varlık olarak algılanması,
tanımlanması, kabulü ve içselleştirilmesi modernitenin ileri aşamalarında sahip
olunan bir gelişimdir.
Öncelikle hayatın içinde bir varlık olarak kabulü, ardından ona dönük bir çocukluk
döneminin sunulması, bu çocukluk döneminin eğitimle ve onu yaşama sağlam ve
sağlıklı hazırlayacak kültürel ve bilgi donanımın sağlanması onun bu dönemde
birey, özne ve özgürlüğünün farkında olan toplumsal varlık olmasında önemli rol
oynamıştır.
‘Çocukluk’, modernitenin yeniden ve daha geniş biçimde tanımladığı bir kavram ve
belki de insanlığa yaptığı en büyük armağandır.
Çocukluk kavramı çok önemlidir. Çünkü tarihsel süreçte de çocuk ve çocukluk
kavramları hep değişim göstermiştir. Bugün anladığımız anlamda gerçek çocukluk
kavramını oluşturmuştur. Feodalite çocukluğu 7 yaşında bitirir ve o yaştan itibaren
çocuk, yetişkinler dünyasına girer ve bu dünyada yetişkinlerin yaptığı her işi kendi
bedeninin uygulayabildiği ölçüde gerçekleştirmeye çalışır. Ama klasik aydınlanma
ve modernitenin başlangıcı 18-19.yy. lardan itibaren sanayileşme, kentleşme ve
aydınlanma anlayışlarıyla beraber çocuk kavramı değişmiştir. Çocukluk genel
olarak, 14 yaşında bitirilmiş ve 7-14 yaş arası da klasik aydınlanmada temel eğitim
dönemi olarak ele alınmıştır. Ülkemizde ancak yakın zamanda uygulanmaya
başlanan bir süreçtir bu. Ama bu süreç de yetmez. Çünkü 14 yaşından itibaren
yetişkinler dünyasına giren çocukla ilgili de başka sorunlar yaşanmıştır ve o sorunlar
2.Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden sorgulanıp değerlendirilmiş; çocukluk dönemi
0-18 yaş arasına genişletilmiştir.
0-18 yaş arasını çocukluk dönemi olarak kabul eden devletler, uygarlığa adım atan-
lar olarak tanımlanmayı hak etmiştir. Ama buradaki asıl önemli olan, bu yaş
aralığında bizim çocuğa başka bir dünya sunabiliyor olmamızdır. Kabul etmek, aynı
zamanda bir taahhüdün altına da girmektir.
Bu, çocuğa farklı bir dünya (okul) sunulacağının vaadidir, sorumluluk üstlenmektir.
Bu süreci başlatan Evrensel Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin birinci maddesi ‘Bu
sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta
reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır’ der. İkinci
madde ise ‘Taraf Devletler, bu Sözleşmede yazılı olan haklar kendi yetkileri altında
Yrd. Doç. Dr. Necdet NEYDİM
İstanbul Üniversitesi