Page 75 - 1-100

Basic HTML Version

Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları
73
Farklılıkların kültürel zenginlik olarak görüldüğü bir eğitim programı hazırlanmalı.
Farklı yöntem ve tekniklerin kullanıldığı nitelikli bir öğretmen eğitimi (bu eğitimde
bilim ve sanat arasında denge sağlanmalı).
Özellikle Türkiye’de kavşak noktası sayılan kültürlerin ve kültürel farklılıkların
görünür kılındığı eğitim materyalleri (ders kitapları, öykü, roman, dijital oyun gibi)
hazırlamak.
Öğretmenler için kültürlerarası eğitim konusunda sürekli eğitimler ve herkes için
yaşamboyu eğitimler düzenlemek. Türkiye’de Akar-Vural ve Gömleksiz’in,
öğretmen adaylarının ayrımcılığa ilişkin tutumlarını ölçen araştırmaları, oldukça
çarpıcı sonuçlar ortaya koymaktadır. Araştırmacılar, öğretmenlerin, eğitim fakül-
telerinde aldıkları eğitimin, onların ayrımcı tutumlarını değiştirmediğini sapta-
yarak, öğretmen eğitimine dikkat çekmişlerdir. Hollandalı sosyolog Geert Hofstede
de, benzer biçimde “çocuklara ön yargıların aşılanması veya aşılanmaması konu-
sunda öğretmenlerin çok önemli bir rolü” (2012) olduğunu söyler. Hofstede, bu
konuda öğretmenlerle birlikte gazetecilerin de benzer bir işlevleri olduğunu
vurgulaması, dikkat çekicidir.
Medyada farklılıkların görünür olmasını sağlamak ve gerçekçi temsiller üretmek.
(Farklılıkların görünür olduğu tv dizilerinden bir olan Kayıp Şehir, bunu kültürel
olarak doğrucu bir tavırla yapıyordu. Dizinin ana mekânı olan Beyoğlu’nun arka
sokaklarında ana karakterlerden biri olan hayat kadını yürürken, arka planda bir
papaz aynı çerçevede gösterilerek, kültürel çoğulculuğa vurgu yapılıyordu. Ama
dizi, rayting gerekçesiyle yayından kaldırıldı.)
Farklılıklarla eğitim, yalnızca resmi eğitim kurumları olan okullarda değil, müze,
tiyatro, sinema gibi alanlarda da sürdürülmeli. Mardin Müzesi’nin eğitim etkinlikleri
için ayrılmış olan bahçede –hem müze içinde hem de müze bahçesinde- yer alan
çocuk foto-blokları, bu konuda iyi bir örnek olarak gösterilebilir. Her bir foto-blok
üzerindeki yazı, çocuğun aidiyeti cümlelerle ifade eder: “Merhaba. Benim adım
Şemim. Ben bir Süryaniyim. Mardinliyim.”
inceler. Sonra bir sayfada durur, dikkatlice okur. Valizine bakar. Bir şey söyleyecek
gibidir ama durur”. Sonra, grup valizin içinde olabilecekleri ve adamın gazetede
okuduklarını tartışır. Adamın, gazeteyi okuduktan sonra ne yapmış olabileceği
oynanır. Atölyenin sonunda, adamın odasına geri dönmesi oynanır. Arkasında ne
bıraktığı, neden dönmüş olabileceği, bıraktığı nesnelerin sembolik anlamı tartışılır
ve doğaçlanır.
Sonuç: Neler yapılmalı?
Sonuç olarak denilebilir ki drama, günümüz toplumları için yaşamsal bir gereklilik
haline gelmiş olan kültürlerarası pedagoji ile insana, topluma bakışları; çoğul,
demokratik, barışçıl, dayanışmacı ve işbirlikçi bir toplum yaratma amaçları;
kullandıkları katılımcı ve dönüştürücü yöntem ve teknikler ile birbirini bütünlemekte-
dirler. Drama, insanı daha iyi anlamak ve anlatmak için çalışarak, adeta kültürlerarası
pedagojinin kalbinde yatan yeterlikleri kazandırır. Bu yönüyle drama, kültürlerarası
pedagojinin işlevsel ve yaratıcı bir aracıdır. Bu aracın etkili olması için yapılması
gerekenler ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:
1-
2-
3-
4-
5-
6-