Page 19 - 29.Sayı

Basic HTML Version

17
Yazı
gerçekler, hiçbir zaman yok olmaz. Bunların çokluğu
kaliteli bir zihnin oluşmasını ve gelişmesini engeller.
Oysa her şeyin yolunda olduğunu kabul etme fikri
kulağa hoş gelse de, yaşam birçok olumsuzlukla
birlikte vardır.
Kişisel olarak günü kurtarma, olumsuzlukları yok
sayma düşüncesi, kurumsal ve toplumsal olarak
da karşımıza çıkar. Bunun kültürel bir özellik hâline
geldiğini söylemek yanlış bir saptama olmayacaktır.
Bazı toplumlarda sözü edilen durum yaşansa da
birçok gelişmiş toplumda daha gerçekçi olunduğu
görülür. Elbette her iki kültürün oluşmasında etken
olan, genelde yönetim şekilleri ve yaklaşımlarıdır.
Bazı devlet yöneticileri ve siyasi yapıları, topluma
sorunları yansıtmak istemez.
Gücü yettiğince bu gizliliği sürdürmeye ve legal hâle
getirmeye çalışır. Her şeyin yolunda olduğu izlenimi
yaratma çabası ve sorunları öteleme fikri bir taktik
olarak düşünülür.
Önemli olan ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz
ve yarattığınız algıdır! Nasıl olsa daha sonra bir yol
bulunacaktır. Bu nedenle şimdi sorunları ortaya
çıkartmaya, onlarla yüzleşmeye ve insanların aklını
karıştırmaya gerek yoktur!
Bu şekilde yapılandırılmış bir devletin yarattığı
“illüzyon” halk tarafından da benimsenir. Bir süre
sonra, sorunları görmezden gelme fikrinin doğru
olduğu gibi bir yanılgı, artık toplumsal bir kültür
olarak yayılmaya ve kabul görmeye başlar.
Böylesine bir kültür oluştuğunda bu durum,
bireylerden kurumlara ve toplumun her kesimine
yerleşir.Sorunlarıortayakoyaninsanlardasevilmeyen,
iş çıkartan insanlar olurlar ve istenmezler. Oysa kabul
görmek, beğenilmek, arkadaş edinmek, sevilmek ve
başarılı olmak tüm insanların her yaşta isteyeceği bir
durumdur.
Bir sabah aynaya baktığında veya durum
değerlendirmesi yaptığı bir anda yalnız kaldığını ve
desteklenmediğini düşünerek vazgeçer. O da mevcut
düzene uyar. Belki de hata yaptığını düşünür. Kendini
ikna etmeye çalışır ve çoğunlukla da bunu başarır.
Cervantes’in Don Kişot’u gibi olduğunu düşünür ve
daha “gerçek” bir dünyaya yelken açar. En azından
yalnız değildir ve artık her şey yolundadır!
Bu zihin yapısını kişilerde, gruplarda, şirketlerde,
okullarda, toplumlarda, devletlerde, kısacası insanın
bulunduğu her alanda görmek mümkündür.
Bardağı dolu tarafından görmek iyi bir şeydir ancak
sağlam temeller üzerine kurulmak istenen her yapı
ve oluşum mutlaka süreçlerini gerçekçi yaklaşımlarla
gözden geçirmelidir. Sorgulama ve sorgulayıcılara
açık olmalıdır. Bugün düzeltilmesi gerekenler yarına
bırakılmamalıdır.
Gelişim ve doğru olan isteniyorsa analitik veya
duygusal düşünce yapısıyla sorulan her türlü soruya
saygı duyulmalıdır. Örtmek, yok saymak, görmezden
gelmek desteklenmemeli, kabul edilen her doğru
da süreç içerisinde gözden geçirilerek yeniden
değerlendirilmelidir. Antik Yunan filozoflarından
Heraklitos’a göre “Değişmeyen tek şey değişimin
kendisidir.”
Doğru söyleyen dokuz köyden kovulmamalı,
kral çıplaksa, bu söylenebilmelidir. Popülist
yaklaşımlardan ve bu şekilde davrananlardan uzak
durulmalı, oluyormuş gibi, yapılıyormuş gibi, her şey
yolundaymış gibi yani kısaca -mış gibi yapılmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki, dünya var olduğundan
beri milyonlarca insan -mış gibi yapmıştır, buna
şüphe yoktur; ancak tarihe iz bırakanlar; gerçekçi
yaklaşımlarda bulunanlar, sorunları görenler, bunların
üzerine giderek çözüm arayanlar olmuştur.