Page 32 - 29.Sayı

Basic HTML Version

30
Makale
Yirmi Birinci Yüzyılda Eğitim ve
Öğretmenlik Mesleği
Prof. Dr. Ayla OKTAY
Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
21. YÜZYILDA EĞİTİM VE BİREY
Yaşadığımız çağ, bilginin geçmişe göre daha hızlı
değiştiği ,bilgiye ulaşımın gidererek kolaylaştığı,
ancak farklı kanallardan gelen bilgilerin karar vermeyi
zorlaştırdığı bir çağ olarak tanımlanabilir. Bu hızlı
gidiş yetiştirdiğimiz çocuk ve gençlerden de farklı
yeterlilikleri talep etmektedir.
Bu farklı yeterlilikler arasında, kendi davranışlarını
kontrol edebilme, kendi istek ve arzuları ile
başkalarınınkiler arasında ilişki kurabilme,
davranışlarının sonucuna katlanabilme, hak ve
sorumluluk bilincine sahip olma, demokrasiyi bir
yaşam biçimi olarak benimseme, üretici ve girişimci
olma gibi özellikler her geçen gün biraz daha öne
çıkmaktadır. Her ülke yurttaşlarını yetiştirirken az ya
da çok bu özellikleri kazandırma konusunda çaba sarf
etmektedir. İstenen bu yeterliliklere sahip olmayan
bireylerin sağlıklı ve başarılı bir yaşam sürdürmeleri
de mümkün görünmemektedir.
21. yüzyıl eğitimi için yeni eğilimlerin neler olduğu
düşünüldüğünde ilk akla gelenler, öğrenme
ortamlarında değişme ve sürekli eğitim ihtiyacı,
teknolojinin her geçen gün daha fazla kullanılması,
erken eğitimin öneminin anlaşılması, değerler
eğitimi, çevre duyarlılığı, öğretmeden öğrenmeye
doğru değişen öğrenme yaklaşımları olabilir.
Çok kanallı eğitim olanaklarının artması okulun ve
öğretmenin işlevini önemli ölçüde değiştirmiştir.
Bu durumda, öğretmen artık “
mutlak ve tek”
bilgi
kaynağı olmadığı gibi ,okul da bilgi kazanılacak “
tek”
yer değildir.
Bu durumda gerek öğretmenin gerekse okulun
bu değişime ne şekilde ayak uydurabileceklerinin
yeniden sorgulanması gerekmektedir. Binlerce
yıldır okul-öğretmen-öğrenci üçgeni içinde varlığını
sürdüren eğitim-öğretim, teknolojinin hayatımızın
içinde yer almasıyla birlikte çok yönlü, çok kanallı
yeni alternatifleri de kullanmak durumundadır.
Bilginin hızlı ve çok kanallı akışı, bilgiye ulaşmamızı
kolaylaştırmakta, farklı bakış açılarından bilgi
edinmemize yardımcı olmaktadır.
Bir
yandan da
bireylerin sahip oldukları bilgiler hızla değişmekte ve
eskimektedir. Bu durum eğitimi yaşa bağlı olmaktan
çıkarmakta, her yaşta insan için eğitim olanaklarının
yaratılmasını gerekli kılmaktadır. Eğitim ve buna bağlı
öğrenme süreci artık yaşam boyu devam etmektedir.
21. yüzyılın birey odaklı bakış açısına paralel olarak,
pek çok ülkede düşünür ve eğitimciler bireyi merkeze
alan eğitim uygulamalarını her geçen gün daha
fazla benimsemektedirler. Bireyi araştırmaya ve
düşünmeye yönlendiren, insanın farklı öğrenme
özelliklerinin
bulunduğu,
öğrenmenin
ancak
birey aktif olduğunda gerçekleşeceği yaklaşımıyla
şekillenmiş
böyle bir
eğitim, bireyin öğrendiklerini
içselleştirmesine olanak sağlamaktadır.
“21.Yüzyıl insanını yetiştirmek,
çağlar boyunca
insanlığın her türlü birikimini kullanarak, bireyi
kendisi ve çevresi ile uyum
içinde,mutlu,yaratıcı ve