Page 108 - 1-100

Basic HTML Version

FARKLILIKLARA SAYGI İÇERİKLİ EĞİTİM ÇALIŞMALARININ SİHİRLİ
ANAHTARI: OYUN
Toplumsal ve kişisel ilişkilerde yaşam tarzları, inanç, ırk farklılıkları, bedensel, zihinsel
noksanlıklar her zaman bir çok sorunlara yol açmıştır. Tüm bu sorunların temelinde
de kuşaktan kuşağa aktarılan, ya da kişilerden kaynaklanan ön yargılar yatmaktadır.
Bu ön yargıların nedeni gerek toplumların gerek kişilerin birbirlerini yeterince
tanımamaları, anlayamamaları, empati kuramamalarıdır.
Özellikle toplumlar ya da topluluklar tarafından oluşturulan ve kökleştirilen ön
yargılar yetişkinler tarafından çocukluk evresinden başlayarak kuşaktan kuşağa
aktarılarak sürdürülmektedir. Bu etkileşimde toplumsal, bireysel ilişkilerin de önemli
katkısı vardır. Türkçemizde bu etkileşim “Üzüm üzüme baka baka kararır.” atasözü
ile tanımlanmıştır.
Toplumların ve kişilerin bu ön yargılardan kurtulabilmesi, farklılıklara saygı göste-
rebilmeyi başarmalarının yolu - eğitimin amacını istenen davranış değişikliklerini
sağlamak olduğuna göre - eğitimden geçmektedir. Örgün ya da yaygın. İlk koşul da
başta eğiticiler olmak üzere tüm yetişkinlerin bu amaçla eğitilmesi, farklılıklardan
kaynaklanan ön yargıların nedenlerinin ele alınarak irdelenmesi gerekmektedir.
Unutulmaması gereken: Ne olurlarsa olsun farklılıklardan kaynaklanan ön yargılar
ve hoşgörüsüzlükler en az çıkar çatışmaları kadar insanların insanlarla, ülkelerin
ülkelerle çatışmalarına, savaşmalarına ve nice mutsuzluklara neden olduğudur.
Okul öncesinden başlayarak örgün eğitim içinde bu konuda sürdürülecek çalışmalarda
öncelikle yapılması gereken oyunun – oyun oynamanın – yaşamımızda hep var
olan yol göstericiliğinden yararlanmaktır. Oyun sözcüğünü çok geniş anlamda,
içerdiği dramatik özü vurgulayarak kullandığımı özellikle belirtmek isterim.
Öncelikle akademik uzmanlık alanım ‘çocuk tiyatrosu’ olduğu halde neden
farklılıklara saygı içerikli eğitim çalışmalarının sihirli anahtarı olarak çocuk tiyatro-
sunu değil de oyunu, oyun oynamayı işaret ettiğimi anlatmak istiyorum: Oyun,
insanın doğduğu günden ölünceye kadar içinde yer aldığı bir eylemdir de onun için.
Dünya bir sahne, insanlar da bu sahneden gelip geçen, çeşitli roller üstlenmiş
oyunculardır da ondan. Üstelik sadece bir rol değildir üstlendikleri. Çok değişik rolleri
aynı zamanda oynayabilecek kadar da beceriklidirler. Annedirler, babadırlar, teyze
hala, amca dayıdırlar, terzidirler, bakkaldırlar.. Sayın sayabildiğiniz kadar. Önce
Shakespeare yapmış bu benzetmeyi. Shakespeare’den sonra da Hollandalı lozof
ve tarih profesörü Johan Huizinga koca bir kitap yazmış bu oynayan insan üstüne*
Dr. Tekin ÖZERTEM
Çocuk Tiyatrosu
106
Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları