Page 111 - 1-100

Basic HTML Version

Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları
109
repertuvarlarında çocuk oyunlarına yer vermeye başlamışlardır. Geçen bunca yıla
rağmen çocuk tiyatrosu hâlâ istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Mevcut ödenekli
tiyatroların varlığına son verilmek istendiği, sanatın siyasi erkin denetimi altına
alınmak istendiği günümüzde karşı karşıya bulunduğumuz bu sorunun nedenini
geçmişte farklılıklara saygı eğitimini gereğince ve yeterince beceremiş olmamızdır.
Ülkemizin en azından her kentinde yetişkinlere ve çocuklara yönelik birer tiyatromuz
olsa idi geçmişte bugünümüz de çok farklı olurdu kuşkusuz.
Ülkemizde ilk profeyonel çocuk tiyatrosu 1935 yılında açılmış olmakla birlikte,
tiyatronun çocuk eğitimindeki öneminin farkına varılması çok daha önceye 19.
yüzyılın başına kadar uzanır. Tiyatro ve eğitim ilişkisinin ilk örnekleri de Tanzimat
döneminde karşımıza çıkar. Dönemin Batı tarzında tiyatro sanatı ile tanışan
Osmanlı aydınları tiyatroyu halkın kültür, eğitim seviyesini yükseltecek bir okul olarak
benimserler. Bu anlayış Meşrutiyet ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında da benimsenmiştir.
Çocuk tiyatrosunun ilk kıpırdanışları da 1869 yılında yayımlanmaya başlayan çocuk
dergilerindeki küçük oyun metinleri ile başlamıştır. Fakat bu konudaki en çarpıcı
örnek II. Meşrutiyet döneminde 1915 (1331) yılında ilkokul müfredatında tiyatroya
“Temsil Tarihi” adı altında ders olarak resmen yer verilmiş olmasıdır.
Bu uygulama ile ilgili olarak Maarif-i Umumiye Nezareti (Milli Eğitim Bakanlığı)
tarafından Mektep Temsillerinin Usul-i Tedrisi** başlıklı bir yönetmelik hazırlanmış;
yönetmeliğin Temsillerin Talim ve Terbiye ile Münasebeti başlıklı birinci bölümünde
ilkokul eğitiminde böyle bir derse yer verilmiş olmasının gerekçesi şöyle açıklanmıştır:
“ ‘Temsil Tarihi’ namı ile tedrisatı iptidaiye programına ithal edilen dersten maksat,
vakayi-i tarihiye ve ahlakiyenin, efkarı edebiye ve vataniyenin çocuklara taklit ve
teşhis ettirilmesidir. Şu takdirde “Temsil” dersi, bir terbiye-i tarihiye ve edebiye dersi
demektir. (…)
Mektep temsillerinin tedrisatı iptidaiye programına resmen kabulü, bir takım
mülahazat-ı terbiyeviye ve milliyeye müstanittir. Mektebi iptidaiye muallimlerinin
malumu olmak gerektir ki - şeraiti bu talimatname ile tayin ve tesbit edildiği şekilde
– temsil, terbiye ve seciyenin teşkilinde mühim bir amildir. Bu dersin her yaşta
çocukların seviyeyi bedeniye, kriye ve ahlakiyelerine mühim bir tesiri olduğu kabul
edilerek, terbiyeyi resmiyemizde buna resmen mevki tahsis edilmiştir.(…)
Programımıza temsiller ithal ederek çocuklara fazla bir hürriyet bahşetmiş olmuyoruz,
belki çocukların fıtraten haiz oldukları hukuku iade etmiş oluyoruz. Çocukların kendi
kendilerine oynadıkları oyunlar tetkik edilirse görülür ki çocuklar bu oyunlarda tebdili
kıyafet ve şahsiyet ederek, büyük bir meyil taklit ve teşhis izhar ederler. Bundan
başka kız çocuklar alelade bezlerden kendilerine çarşa ar, bebeklerine giyecekler,
alelade topraklardan yemekler, tuğla parçalarından kaplar vücuda getirerek, teşebbüs
ve tececeddüd’e meyillerini ispat ederler. Mektep temsillerinin ise
çocukluğun
inkişaf-ı hissisine o kadar hadim olan bu terbiyelerin daha medeni ve ruhi bir
şeklinden başka bir şey değildir.”