Page 120 - 1-100

Basic HTML Version

ve bu yaklaşım ruhumuzu ve enerjimizi tüketiyor aynı hamburgerlerin sağlığımızı
tükettiği gibi... Burada bir kaç noktaya dikkat etmeliyiz bence. Birincisi insan yetileri
inanılmaz derecede çeşitlilik gösterir. İnsanların farklı yatkınlıkları vardır (.....)
metaforları değiştirmeliyiz. Bence sanayi modeli, üretim modeli çizgiselliğe dayalı
uyum göstermeye, insanları kümelemeye dayalı bir eğitim mo-
delinden vazgeçmeliyiz. Yeni bir modele, ziraat prensiplerine dayalı bir modele
kaymalıyız. İnsan gelişmesinin mekanik bir süreç olmadığının organik bir süreç
olduğunun bilincinde bir modele kaymalıyız. İnsan gelişiminin sonuçlarını tahmin
edemeyiz. Sadece bir çiftçinin ürününe yaptığı gibi sağlıklı büyümenin
gerçekleşebileceği ideal ortamı hazırlayabiliriz. Ama önemli olan kendi şartlarınıza
göre uyarlama yapmak ve eğitimi öğrenciye göre kişiselleştirmek. Bence gelecek
için gereken çözüm işte budur. Çünkü ihtiyaca yönelik bir yama değil, eğitimde
devinimden bahsediyoruz. Öğrencinin kendi çözümlerini üreteceği, kişisel ders
programına dayalı ama dışarıdan destekli bir modelden...” (resmi TED tercümesi).
Bu alternatif okuma, belki biraz daha felse bir soyutlamayla her bir CV’nin, yaşam
akışının, kariyerin kendi içinde bir müfredat gizli olduğunu, sadece 21. yüzyılda değil
ama her çağda bu bireysel/içsel müfredatları dikkate alarak programlar ve resmi
müfredatlar oluşturmanın gereğini anlamamızı gözler önüne seriyor. Buradan
elbette içsel/dışsal motivasyon, hatta iç/dış denetim çıkarımları dahi yapmak
mümkün. Tabi ki bu öyle bir döngü ki, insanların ‘bireysel müfredatlarının’ okunması
ve incelenmesiyle beraber oluşturulacak ‘resmi müfredatların’ da ülkemiz gençliğinin
geleceği ve ulusal kalkınmamız için özlenen, aranan ve ihtiyaç duyulan bireylerin
kariyerlerine ve CV’lerine de olumlu manada etki etmesi beklenecektir.
21.Yüzyıl Pedagojisi temelli bu bakış açısı eğitim, gençlik ve istihdam politikaları için
de bir çerçeve önerebilir. Ferd-müfredat-kariyer-CV döngüsünün merkezinde yer
alan farklılıklar, bireysel durumların ve özellikle bunların farkındalığının arttırılmasının
çocuklarımızın ve gençlerimizin kendilerine dönmelerine, kendilerini tanımalarına,
kendilerini bilmelerine ve okumalarına yardımcı olacak çalışmalara ilham vermesi
beklenebilir.
Nitekim eğitim sistemimizin en zayıf, belki de hiç olmayan ayağı ferd-müfredat-
kariyer-CV döngüsündeki öğrenci ve öğretmen merkezli yaklaşım ile yaşamla bağı
koparılmamış içsel değerlendirmeleri yapabilmektir. Belli imkanlar dahilinde bir
takım zeka testleri, ufak-tefek rehberlik faaliyetleri, robotik kariyer planlamaları ve
üniversite tercihleri ile okul türleri ve eğitim kademeleri arası gerçekleştirilen merkezi
yarışlar haricinde pek farklılıklara, farklılıklar tipolojisine dayalı ‘bireysel’ ‘içe dönük’
bakış açıları geliştiremiyoruz.
Sonra da kulağa hoş geldiği ve başarılı eğitim sitemlerinin değişmez ortak noktası
olduğu için aslında tercüme bir kavram mahiyetindeki eğitimin bireyselleştirilmesinden
bahsediyoruz. Kelimeyi tedavüle sokarken, bizdeki değer karşılığına kafa yormuyoruz.
Elimizdeki tüm veriler ve yapılanlar eğitimin bireyselleşmesinden ziyade standartlaş-
tırılması savını kuvvetlendiren delillerle dolu olmasına rağmen... Fırsat eşitliğini,
eşitliğin mutlak iyi olduğu gibi bir bakış açısına dayanarak ve 20. Yüzyıl pedagojisinin
118
Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları