Page 15 - 1-100

Basic HTML Version

Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları
13
Türkiye Özel Okullar Birliği, bundan önce üç yıl düzenlediği okul öncesi eğitim
sempozyumlarından sonra bu yıl sistemdeki değişikliklerden sonra temel eğitim
sempozyumu olarak bu yıl uygulamaya koymuştur. Sempozyumumuzun konusu, bu
güne kadar seçilmiş en iyi konulardan biridir diye düşünüyorum. Çünkü toplumsal
yaşama ve kaliteye endeksli bir eğitim-öğretim sürecinin olması gerektiğini
düşünüyorum. Amaç sayısal veriler olmamalıdır.
Değerli arkadaşlarım hepinizin de bildiği gibi yaşamımızda ve eğitim sistemimizin
içine girmiş bir takım anlamsız kurallar var. Biz bu kurallarla çocuklarımızı
yetiştirmeye çalışıyoruz. Örneğin; çocuklar konuşmaz gibi. Daha eğitim-öğretim
hayatına adımını attığı andan itibaren konuşmaması gerektiğini söylüyoruz.
“Bildiğim şeyleri söyleme, hayal kurmayı bırak” da diğerleri. Oysaki hayal kurmak
eğitim-öğretimin bir parçasıdır. Bir diğerleri ise “uslu kız ol, cici kızlar öyle yapmaz,
erkekler ağlamaz” olarak devam ediyor. İşte bütün bu kurallar, bizim gençlerimizin,
çocuklarımızın, geleceğimizin başarılı oldukları alanda ve mesleğini seçmek
istedikleri noktada önünü kapayan faktörler olmaktadır. Sizler ve bizler de bu tip
kurallarla büyüyüp yetiştiğimiz için sistemin bizden ne istediğini çok iyi biliyoruz. Ve
bundan dolayıdır da mesleğimizi seçme noktasında çok fazla söz sahibi olamadık.
Bu nedenlerle de bugün bireylerin birbirine olan, sevgi, saygı ve hoşgörüsü yeterli
düzeyde olamamıştır.
Ben, siz değerli arkadaşlarımdan şöyle bir şey isteyebilir miyim diye düşünüyorum.
Çocuklarımızı ve gençlerimizi yetiştirirken onların farklılıklarını lütfen fark edelim.
Hakları kadar sorumluluklarını da bildirin ki çocuklarımız biraz daha olgunlaşsınlar.
Başarılı oldukları alanları ortaya çıkarıp bilgiyi bu alanlar üzerine yüklersek
mesleğini seven ve başarılı olan, sınıf, okul, ülke birincisi değil yaşam birincisi olmuş
ve mutluluğu yakalamış bireyleri yetiştiririz. İşte o zaman belki o gençlerden oluşan
toplum, bugünkünden çok daha farklı birbirini seven, farklılıklarına saygı gösteren,
birbiriyle kaynaşmış bir toplum haline getirebiliriz diye düşünüyorum.
Öğretmenlerimizin ve ebeveynlerin çocukların farklılıklarının gelişimine katkıları
olmazsa olmazdır. Bu nedenle eğitim-öğretimizi oluşturan üçlü sac ayağı dediğimiz
öğretmen-öğrenci-veli ve daha bir çok tanımların yeniden yapılanması gerekmektedir.
Benim öğretmenim, öğretmenlik mesleğinin dışında okullarda para toplamadan
tutun, sen bu ülkenin bahçıvanısın, mimarısın ve yedek anne babasısın rolüne
kadar soyundurulmuştur. Bence benim öğretmenim bunlardan hiçbiri değildir. Benim
öğretmenimin tanımı şöyle olmalıdır diye düşünüyorum: öğretmen, öğrencinin
farklılıklarını gözeterek, yetenek alanlarını keşfedip bu alanların üzerine bilgi yükle-
yerek öğrencinin doğal dengelerini bozmadan yönlendiren kişi olmalıdır. Öğrenci ise
sını arda bilgiyi yüklenip bu bilgiyi yaşamda nerede kullanacağını bilmeyip tama-
men bilgi hamallığı yapan vasıfsız birer eleman olmamalıdır. Bunun için bizlere
Yusuf TAVUKÇUOĞLU
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği
Yönetim Kurulu Eş Başkanı