Page 25 - 1-100

Basic HTML Version

Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları
23
Başka bir örnek vermek istiyorum. Taksi şoförüne dedim ki ‘önden giden araba da
size çok sorun çıkardı ama neyse ki siz hiç söylenmediniz’. Şoför cevap olarak
‘hanımefendi, veriyorlar 50 yaşındaki kadınlara ehliyeti, böyle oluyor’ dedi. Lafa
başladığıma pişman oldum tabii!
Demek istiyorum ki, rahat alana sığınmayalım hep diken üstünde olalım, hep
rahatsız ve tepkili olalım bir takım şeylere karşı. Ben böyle biriyim ve bu, hayatı çok
zorlayan bir şeydir. Ama ben o taksi şoförünü bu düşüncesinden ayırmak için uzun
yol boyunca çeşitli anlatımlarda bulundum ve o da bana ayrılırken ‘bu akşam
hanımla konuşacak çok şey var’ diyerek elimi sıktı ve teşekkür etti. Belki de bu
konuda ona yardımcı olmuş oldum. Belki o yol boyunca keyi i bir şekilde gazetemi
okuyarak gidebilirdim ama bir kişiye de olsa bu konuda ulaşabilmek çok güzeldi.
Bir gün de gemiden indim Yenikapı’dan taksiye binmek için ilerliyordum. Taksiye
ulaşana kadar önüme yaklaşık otuz kişi çıktı. Hepsi ‘yenge, teyze, anne, abla
istikamet nereye, taksi lazım mı?’ diye sorular sordular. Hepsine kendimi anlatmak
zorunda kaldım. Sırada bekleyen taksiye bineceğimi izah ettim. Sıradaki taksiye
binince de bunu taksi şoförüne söyledim. O da cevap olarak ne dese beğenirsiniz:
‘abla, onların hepsi Kürt’. Merak ediyorum acaba bunlar yalnız benim başıma mı
geliyor yoksa insanlar algılarını bu konuda kapattıkları için fark mı etmiyorlar?
Bir hafta önce de Ankarada’ydım. Oğlumun evine gittim. Elimde bir takım eşyalar
vardı. Bu sene okula başlamış olan torunum dedi ki ‘Aaa babaanne kırtasiyeye mi
gittin? Bilseydim senden makineli selobant isterdim.’ Ben de bunu aklıma yazdım.
Ertesi günü kırtasiyeye gittim ve beyaz, makineli selobant istedim. Adam, aradı,
taradı, bir şeyleri düşürdü ve beni on dakika kadar bekletti. Nihayet bir şey buldu
ama sarı renkte selobanttı bu. Ben de, nazikçe, ‘ben beyaz ve enli olanlardan rica
etmiştim’ dedim. Adam, baktı ve beni yukarıdan aşağıya süzerek ‘siz ne yapmak için
kullanacaktınız selobantı, o beyazları mühendisler kullanıyor’ dedi. Ben de saniye
beklemeden ‘ben de mühendisim zaten’ dedim ama o kadar inanmadı ki adam.
Bana uzun süre daha baktı ve beni bir on dakika kadar daha bekleterek beyaz olanı
bulup getirdi. Paramı ödedim ve çıkmadan önce dedim ki ‘mühendis falan değilim
ben ama bir selobantın renginden hangi meslekteki insanların onu kullanabileceğine
karar vermenizi çok yanlış bulduğumu hatırlatmak isterim. Bir kadının yaşına başına,
gözlerine bakarak onun mühendis olmayacağına karar vermenizin gözlerinizden
okunmasına da ayrıca itiraz ediyorum.’
Bence gerçekten rahatsız olmalıyız, suya sabuna dokunmalıyız, her ne yapmamız
gerekiyorsa yapmalıyız ama mutlaka ve mutlaka farkında olmadığımız bir takım ön
yargıların, kalıp yargıların, ayrımcılıkların ve farklılık nitelemelerinin hem kendimizde,
hem öğrencilerimizde önüne geçmeliyiz, hem de öğrencilerimizin bunları sadece
yapmamasını değil yapıldığı her yerde de tepki koyacak insanlar olarak yetişmelerini
sağlamalıyız.
Bir arkadaşımın yetişkin tanımını sizlerle paylaşmak istiyorum. ‘Yetişkin, hiçbir
bahanesi olmayarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirme zorunluluğuna