Page 40 - 1-100

Basic HTML Version

Tüm bunları paylaştığım çocuklarla artık “yalan kötüdür sakın yalan söylemeyin!”
gibi tatsız bir nasihat sürecini yaşamanın elbette bir anlamı yoktu. Onlar yaşamın
farkındaydılar ve algı antenleri çok açık ve sağlamdı. İşte bu nedenle o çocuklarla ‘
yalan kötüdür’den daha çok hangi yalanın bize olumlu hangisinin olumsuz etkisinin
olabileceğinin felsefesini yaptık. Üstelik bu felsefeyi yaptığım çocuklar henüz ikinci
sınıf öğrencisiydiler. Sınıftan çıkarken öğrenmenin key ni içimde taşıyordum.
Şunu söyledim kendime: Eğer ben onlara bir şey öğretmek kaygısıyla ve ön
yargılarımla gitmiş olsaydım çocuğun gerçeğini yakalayama fırsatım olmayacaktı.
Ve o zaman bu öğrendiklerime asla sahip olamayacaktım.
Gerçek şu ki, çocuğu kafanıza göre yönlendirebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Yapılması gereken onunla sağlıklı iletişim kurmaktır ama öncelikle bizim kendi
iletişimimizi sağlıklı gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Bütün bunları ona ve size
edebiyat anlatır.
Edebiyat, çocuğa salt değerler sistemini içselleştirmek için bir araç olarak sunulamaz.
Edebiyat, çocuğun hayata dokunmasında, onunla iletişim kurmasında önemli bir
köprüdür. Onun kendisini ve ötekileri anlayabileceği bir içerikle sunulan edebiyat
çocuğu bir özne olarak kabul eder, onun gerçekliğini yansıtır ve işte o zaman
çocuğun dünyasında ötekinden arınmış, onun gerçekliğini bilen ve kabul eden bir
süreci oluşturmuş oluruz..
Konuşmamı Halil Cibran’ın ‘Çocuklar’ adlı şiiri ile bitirmek istiyorum.
Çocuklar
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hede görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
Teşekkür ederim.
38
Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları