Page 69 - 1-100

Basic HTML Version

kültürüyle ‘fark’ları çerçevesinde ele alınır. Toplumun göçle, yani etnik azınlıkların
mevcudiyetiyle birlikte kültürel olarak çeşitlenmiş olduğu ve bu kültürlerin hiçbirinin
diğerinden üstün olduğunun düşünülemeyeceği anlayışından yola çıkan bu
yaklaşıma göre, yetişmekte olan nesil, bu kültürel çeşitlilikte birlikte yaşamak için
yeterli hale getirilmelidir. Kültürlerarasındaki farkları vurgulayan kültürlerarası
pedagoji, yerliler ve çoğunluk da dâhil olmak üzere toplumun bütün üyelerine
yöneliktir.
Ayrımcılık Karşıtı Pedagoji: (Ayrımcılık) Okulda–diğer eğitim örgütlerinde ve
eğitim dışındaki örgütlerde de- (göçmenler ile yerliler, azınlıklar ile çoğunluk
arasındaki) kültürel farklılıkların idrak ve konu edilişinin çoğu kez kurumsal
ayrımcılığa yol açtığından hareket eder. Yani göçmen çocukları, örneğin daha iyi
okullara girişleri sırasında tam da bu kültürel aidiyetlerine ilişkin (içkin ya da açık)
ipuçları yüzünden engellenirler. Bundan dolayı bu yaklaşım, pedagojik örgütlerin
(personellerince ya da sivil toplum örgütlerince) gözlemlenmesi taraftarıdır. Bu
gözlemin amacı, kurumsal ayrımcılığın engellenmesi, daha doğrusu ayrımcılığın
görüldüğü yerde konu edilmesi ve bu ayrımcılığa karşı bir çare bulunmasıdır
(Nohl, 2009: 5-6).
Kolektif Aidiyetler Pedagojisi: Bu yaklaşım, yalnızca etnik çağrışımlı kültürlerle
değil, örneğin nesle dayanan, cinsiyete özgü, bölgesel ve diğer kolektif
bağlılıklarla da ilgilenir (Nohl, 2009: 143). Kültürel heterojenliğe dayalı olan bu
yaklaşım, kültürlerarası toplumsallaşma ve kültürlerarası öğrenme deneyimi
sağlar ve aynı zamanda “temel pedagojik süreçlerin sistematik bir dönüşümünü
de gerektirir” (Nohl, 2009: 181).
Nohl’un sıralamış olduğu bu eğitim yaklaşımları, elbette aynı zamanda bu eğitimle
birlikte düşünülen toplum modellerini varsayar. Yazarın önerdiği kolektif aidiyetler
pedagojisinin ilişkili olduğu toplum modeli, kültürel heterojenliği temel alır. Bu
yaklaşımda kültür yalnızca etnik olarak değil, çok boyutlu olarak görülür. Kültürlerarası
pedagoji, “sadece etnik ve kültürel eksenle sınırlı olmayan, yaş, cinsiyet, sakatlık,
yoksulluk, işsizlik, yaşlılık v.b. gibi alanlarda var olan farklılıklara dayalı ayrımcılık ve
dışlanmaları da konu edinmek zorundadır (Nohl, 2004: 249’dan akt. Yıldız, 2008:
72). Bu pedagojinin dayandığı kültürel heterojenlik, modern toplumun bir fenom-
enidir (Nohl, 2009: 7). Bu yönüyle de kültürlerarası pedagoji, çoğulcu modern
toplumlar için yaşamsal bir gereklilik olarak görülür. Kültürlerarası toplumlar,
“çeşitliliğin toplumsal, politik ve ekonomik büyüme için olumlu bir özellik olarak
görüldüğü, üst düzeyde toplumsal etkileşimin, değişimin ve değerler, gelenekler ve
normlara karşılıklı saygının bulunduğu toplumlardır” (Gillart vd., 2000: 98).
Krüger-Portrez’e göre (2005: 30’dan akt. Yıldız, 2008: 73) kültürlerarası pedagoji,
“toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir düşünce, davranış ve bakış açılarının
değişimini amaçlayan ‘anahtar beceri’ veya yeti olarak görülmelidir. Bu anahtar
beceriler, farklıklarla birlikte yaşamanın garantisidir. Auernheimer’in kültürlerarası
pedagojinin “sosyal öğrenme” olduğuna ilişkin görüşü, bu kavrayışı perçinler. Ona
3-
4-
Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları
67