Page 94 - 1-100

Basic HTML Version

projede yer alması, kaynakların harekete geçirilmesi, kamuoyunun duyarlılığının
arttırılması ve etkili bir denetim mekanizmasının kurulması gerekmektedir. Tüm bu
şartlar sağlandığında çocuk hakları, gerçek demokrasinin işlerlik kazanması için de
zorunlu bir hal alır (Çılga, 2001).
Çocuk ilkelerine dair ilk bahsediş 15. yüzyılda İspanyol Vives tarafından ortaya
atılmışsa da çocukların eğitimsizlik ve sefalet sorununa ancak 18. yüzyılda İsviçreli
Pestalozzi değinmiştir (Akyüz, 2000: 11). Uluslar arası ilk örgütün kurulması
düşüncesini de J. Vune tarafından ortaya atılmıştır (Kop ve Tuncer, 2010).
XX. yüzyılın ilk yarısında meydana gelen iki tane dünya savaşı ve akabinde oluşan
çeşitli sosyal ve psikolojik sorunlar, çocukların korunması konusunda uluslar arası
alanda hızlı ve etkili çalışmaların yapılmasına neden olmuştur. Çocuk hakları konu-
sunda ilk halka 1924 tarihli Cenevre Bildirgesi’dir. Daha sonra Milletler Cemiyeti’nin
Birleşmiş Milletler Örgütü’ne dönüşmesiyle, bildirge daha modern bir hale dönüşerek
20 Kasım 1959 tarihinde “Çocuk Hakları Bildirgesi” olarak kabul görmüştür (Akyüz,
2000; Kop ve Tuncer, 2010).
Çocuk Hakları Sözleşmesi, 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu tarafından oybirliği ile kabul edilmiştir (Akyüz, 1999; Yeşil, 2002). Bu kabul
edilişinin ardından 26 Ocak 1990’da onaylanmış ve 2 Eylül 1990’da ise yürürlüğe
girmiştir (Doğan, 2001).
Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni önemli kılan birçok neden vardır. Bunların başında
çocukların çeşitli şekillerde istismar edilmeleri gelmektedir. Çocuk Hakları Sözleşmesi
de her türlü istismarı yasaklamıştır (Doğan, 2001). Bu nedenle devletleri denetlemek
için on uzmandan oluşan bir komite kurulmuştur. Komite hem Birleşmiş Milletlere
rapor sunmaya hem de kamuoyunda uygun biçimde rapor sonuçlarını duyurmaya
görevli kılınmıştır (Akyüz, 2000).
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 42. maddesinde çocuk haklarının yetişkinlere ve
çocuklara öğretilmesi öngörülmüştür. Böylece, çocukların yasalar ve sözleşmelerle
kendilerine tanınan hakları bilmeleri onların temel hakkı olarak kabul edilmektedir
(Karaman-Kepenekçi 2000’den akt: Neslitürk ve Ersoy, 2007). Okullar, çocukların
eğitim haklarını gerçekleştirmenin ötesinde, çocukların haklarını öğrendiği ve
uygulandığı kurumlar olmalıdır (Osler ve Starkey, 1998’den (akt: Neslitürk ve Ersoy,
2007). Çocuk hakları eğitimi, çok genel olarak çocukların hangi haklara sahip
olduklarının bilinmesini ve bu haklara uygun davranılmasını sağlayacak faaliyetlerin
tümüdür (Ünal, 2010). Okul öncesi dönem, çocukların bedensel, zihinsel ve sosyal
gelişimlerinin en hızlı olduğu ve insan yaşamının temelinin oluşturulduğu bir dönemdir
(Oktay, 2000). Bu dönemde çocuklarda işbirliği, paylaşma, grup etkinliklerine
katılma, toplum içinde düşüncelerini ifade etme ve sorumluluk alma gibi sosyal
beceriler gelişir (Yasar, 2004). Okulöncesi dönemde çocuk haklarının öğretimi
çocukların ileride haklarını bilen birer vatandaş olmaları yanı sıra olumlu kişilik
özellikleri kazanmalarını sağlar (NCSS, 1998). Bu dönemde, çocuk haklarının
92
Eğitimde Farklılıklara Saygı ve Uygulamaları